GEMİLER VE İNSANLAR

 

Ben Gemileri, insanlara benzetirim. Bir kere doğum süreçleri meşakkatlidir. Doğuduktan sonra bakım, emek gerektir. Kesinlikle bir kaderleri, alınyazıları vardır. Bazılarının ömürleri kısa, bazılarının da oldukça uzun olur. Bir bayanın incelik ve zarifliğinde olanları vardır, kız gibi, gelin gibi sıfatlarla anılırlar. Delikanlı heybetinde olanları vardır, çok baba tekneymiş derler. Kimileri hayırlıdır, iyi işler başarır, kahramandırlar. Ölümlerinden sonra anıtları dikilir, hatıraları dillerden dile dolaşır. Hatta, adlarına türküler yakılır. İsimlerinin başına asil sıfatlar eklenir. Şanlı Yavuz, Kahraman Nusret bunlara örnektir. Pervaneleri, direkleri müzeleri, kışlaları süsler. Fotografları duvarlardan inmez.

Gemiler vardır, İnsanlar gibi yolu gözlenen. Her an çıkabilecek umuduyla gözler ufukta beklenen. Ünlüleri de vardır, İnsanlar gibi çok uzaklardan tanınan. Göründüğünde tatlı bir heyecan veren, bir yakınımız uzak yoldan gelmiş gibi hissettiren. Bazıları suvarileriyle anılırlar. Rauf ORBAY'ın Hamidiye'si, Şefik Kaptan'ın Ankara'sı gibi. Bazıları da doğum yerleriyle. Kurucaşile, Ayvansaray, Bozburun yapısı derler. Genellikle o memleketlerden iyi adam, pardon iyi tekne çıkar.

İstanbul'da hala Şirket-i Hayriye vapurlarından, bu vapurların süvarilerinden söz edilir, sararmış fotograflara bakılır sanki çok eskilerde kalmış kadim bir dosttan söz eder gibi.

Uzun ve zorlu çalışmalardan sonra da tatil yapmak isterler, yan gelip yatarak. O zaman da çekek yeri veya havuz tabir edilen yerlerde özenle korunurlar, Omurgası, iskeleti, kalbi kontrolden geçirilir. Gereken tedaviler uygulanır. Görücüye çıkacak gelin adayı gibi sürüp, sürüştürüp, allanıp, pullanarak yeni sezona hazırlanırlar.

Bütün bunlardan sonra siz ne dersiniz ? Tekneler insanlara benzemiyorlar mı? Kalın sağlıcakla...

Ocak 2009

Kapt. Levent KARATAŞ
karatas_levent@yahoo.com